Venezuela'dan ayrılmadan buraya yakın
gezebildiğimiz bir iki yeri de yazmalı. Bunlardan birisi Küba.
Venezuela ile Küba arasında bir
anlaşma yapılmış zamanında. Daha uygun fiyatlara turlar
düzenliyorlar. Ama bunun için sıraya girmeniz gerekiyor. Biz de
sıraya girdik ve komik bir fiyata bir haftalık bir tatil kaptık.
Bu tatil tam bir sene önce gerçekleşti bu arada. Şu anda bu imkan
da kalmadı.
Hayallerimi süsleyen bir ülkeydi Küba. Ergen dönemlerimde Che Guevara tişörtlerini üzerimde gururla taşırdım. Rengi solsa bile kıyamazdım atmaya. Dünyaya baş kaldıran bu ülke doğasıyla, havasıyla, ideolojisiyle, kültürüyle, dansıyla hep beni çağırırdı uzaklardan. Kitaplarda okuduklarımla, arkadaş toplantılarında birbirimizi gazlamalarımızla, gidilesi görülesi yerler listesinde hep birinci sıradaydı.
Amerika'yı hiç görmek istemedim mesela. Ama Küba'ya
mutlaka gidilmeliydi. Bu yaptığımız turu Türkiye'den alsak
karşılayamazdık. Çünkü her şey dahil bir turdu. Rehberiyle,
şehir turuyla, yiyeceğiyle, içeceğiyle tam bir paketti. Buradan
aldığımız fiyat ise gerçekten de çok düşüktü. Şans işte,
Venezuela'dan gidip görmek gerekmiş.
Unesco araştırmasına göre,
dünyada en çok görülmek istenen ülke Küba'ymış. Şanslıyız ki Fidel'in
Kübası'nı da görebildik.
Küba'ya gitmeden önce bilinmesi gerekenler var değil mi? Klasik internet bilgileri:
Yüzölçümü 110Bin kilometrekare.
Ülke, bir uçtan bir uca 1300km.
Para birimi cuc. 1 Cuc=1 euro. Kendi
kullandıkları para birimi ise peso. Cuc sadece turistler tarafından
kullanılıyor. Ama ne kadar halkın arasına karışırsanız o
kadar ucuz bir tatil yaparsınız. Peso kullanan restoranlar elbette
daha uygun fiyata hizmet veriyorlar.
60 bin tane, en yenisi 1959 model olan Amerikan arabaları var. Yedek parça yok, tamirde çok iyiler. Bu işi babadan oğula devrederek öğreniyorlar.
Taksicilere dikkat edin derim. Binmeden önce
anlaşın. Fazla fiyat söyleme ihtimalleri var. Taksilerin %95'i
devletin. Şoförler memur olarak çalışıyor. Taksilerin
benzinleri de devletten.
Spor onlar için çok önemli.
Özellikle de beysbol.
Latin Amerika'nın ilk treni, şeker
kamışı taşımacılığı için yapılmış. Şimdi ise
kullanılmıyor.
Dünya'nın en büyük resmi Küba'da.
Frida Cahlo'nun kocası yapmış. Diego Rivera.
Dünyada en çok şeker
kamışı ve tütün üreten ülke. Bu yüzden zamanında kölelerin
en yoğun şekilde çalıştırıldığı, bulunduğu ülkeymiş.
Küba'nın dış borcu yok(!), borsası
yok, bankası yok.
Anayasada devletin dini diye bir madde
yok. Dinin uygulanmasına karışılmıyor.
1959 yılından sonra ülkede işlenen
cinayet sayısı bini geçmiyor.
Çiftçiler tarlalarını satamıyor,
babadan oğula devrediliyor.
2011 yılına kadar vatandaşlar ev ve
arabalarını satamıyorlarmış. Evi sizden alan kişinin 20 yıl bir
başkasına satamama maddesiyle buna izin verilmiş. Amaç rant
yaratmamak tabi.
ABD'de yaşayan Kübalılar ülkelerine
3 yılda bir gelebiliyorlarmış. Obama'dan sonra yılda 1 kez
gelmelerine izin verilmiş.
Amerika'nın izni olmadan hiçbir ülke
Küba ile alışveriş yapamıyor. (Bu bilgi şüpheli. Çin ve Rusya ile hatta bazı Latin Amerika ülkeleriyle bal gibi de yapıyor.)
Küba'da gezmek için ya da balık
tutmak için bile olsa deniz taşıtı yok.
Amerikan ambargosundan (abluka) sonra en büyük darbeyi ilaçta yemişler. Mecbur kalınca da bu konuda kendilerini geliştirmişler. Tıp eğitimi çok başarılı, dünyanın en iyi tansiyon düşürücü ilacı burada üretiliyor. Küba devleti yetiştirdiği doktorları dünyanın dört bir yerine eğitime gönderiyor. Herkes bedava sağlık hizmetlerinden faydalanıyormuş. Latin Amerika'da ihtiyacı olan ülkelere de yardım ediyorlarmış.
Devlet 12 yaşına kadar ücretsiz öğle
yemeği, ve ikişer takım okul kıyafeti veriyor.
7 yaşına gelen öğrenciler komünizme
bağlı kalacaklarına dair yemin ediyorlar. Boyunlarına kırmızı
fular takılıyor.
Okuldaki puan durumuna göre
üniversiteye gidilebiliyor. Üniversite sınavı yok. Yönlendirme
var. Meslek lisesine giden üniversiteye gidemiyor.
Küba'da lise eğitimi %100, üniversite
eğitimi %15.
1997 yılında turizme açılmaya karar veriyorlar. İki tip otel işletmesi var. Birinde otelin tamamı devletin. Buradaki personel de memur olarak çalışıyor. İkincisinde %51 devlete ait, %49'u İspanyolların. Üst yönetim harici tüm personel Kübalı olmak zorunda. Maaşlar devlete ödeniyor. Devlet maaşı Küba'ya göre ayarlayıp personele ödüyor. Aradaki fark da devlete kalıyor. Otelin ihtiyaçları eğer varsa Küba'dan alınmak zorunda.
Yılda 2 milyon turist geliyor. 2 milyar
dolar da turizm geliri var.
Puro sanıldığı gibi bacakta
sarılmıyor. Tohumdan içime kadar 136 ayrı işlemden geçiriliyor.
Bir işçi günde 100-200 arası puro sarabiliyor. Her işçinin
günde 1 puro alma hakkı var. ister içer, ister satar.
Evet öğrenmemiz gerekenleri
öğrendiğimize göre bir de nereleri gezilir ona bir göz atalım:
Amerikan arabalarıyla ya da
kiraladığınız coco taksilerle şehri turlayabilirsiniz. Yol
boyunca renkli insanlar ve çok ilginç hayatlara tanık olacaksınız.
Şehirdeki tüm binalar çok eski. Ama
turist çeken de bu. Restorasyonlar da devam ediyor.
Havana üç ayrı bölgeden oluşuyor:
- Eski Havana-Habana Vieja
- Merkez Havana- Habana Central
- Yeni Havana- Vedado
La Habana yani eski şehir kısmı
rengarenk binalarla dolu. Çoğu koloniyal dönemden kalma.
Soskaklarında müzik sesi eksik olmuyor. Bu bölgedeki gezi yerleri:
*Katedral Meydanı
*San Cristobal Katedrali
*Armas Meydanı(Plazas de Armas)
*Kent Müzesi (Museo de la Ciudad)
*Museo de Arte Colonial
Centro Havana'da Halklarını
Özgürleştiren Liderler Parkında Atatürk büstü var. Puerto
caddesinde.
*El Capitolio Nacional(Beyaz Sarayın
kopyası)
*Museo de la Revolucion(Devrim Müzesi)
*Gran Teatro de la Habana (Büyük
Havana Tiyatrosu)
*Güzel Sanatlar Müzesi(Museo Nacional
de Bellas Artes)
*Cuban Nacional Ballet School( Bale
okulu)
*Paseo de Marti (Araçlara kapalı
yürüyüş yolu)
Vedado bölgesi, Havana'nın modern
yüzü.
*La Rampa Caddesi
*Malecon(Kordon, sahil yolu)
*Hotel Nacional
*Plaza de Revolucion (Devrim Meydanı)
*Havana Üniversitesi
*Şehir Kütüphanesi
Devrim Meydanının eski adı
Cumhuriyet Meydanı. Che, Fidel ve Jose Martin'in 142m.lik anıtı
var. Hemen karşısında devlet binaları var. İçişleri
Bakanlığı'nın duvarında Che Guevara'nın “Hasta la Victoria
Siempre” sözünü yani “Sonsuza kadar zafer!” yazısını
portresiyle birlikte görebiliyorsunuz. Hemen o binanın sağındaki
İletişim Bakanlığı binasında da Camilo Cienfuegos'un da
portresi var ve orada da “Vas bien Fidel” yazıyor.
Zafer kazanılıp da Havana'ya girdiklerinde, ilk gece Fidel karşısındaki coşkulu kalabalığa bir konuşma yapıyormuş. Bir an durmuş, Camilo'ya dönmüş, ve “Voy bien Camilo?” diye sormuş. (Camilo, doğru yolda mıyım?). Camilo da yanıt vermiş “Vas bien, Fidel.” (Doğru yoldasın, iyi gidiyorsun Fidel).
Camilo da devrim dönemi için çok önemli bir kişi. Okyanus üzerinde iken talihsiz bir uçak kazasında, erken yaşta ölüyor. Cesedi asla bulunamıyor. İyi bir gerilla, bazılarına göre Che'den daha başarılı bir komutan ve esprili bir insanmış.Halk tarafından da çok seviliyormuş. Che kadar karizmatik ve en az onun kadar yakışıklıymış da. Kim bilir erken yaşta ölmeseydi belki de Che'nin değil de üzerinde Camilo'nun resmi olan tişörtleri giyiyor olacaktık.
Bu Devrim Meydanında Fidel Castro ve
diğer liderler halka seslenmiş. 26 Temmuz ve 1 Mayıs kutlamaları,
anma törenleri burada yapılıyor.
Plaza de Catedral yani Katedral Meydanında San Cristobal Kilisesi yer alıyor. Aslında Küba'da çok da kilise yok. Çoğu devrim öncesinden kalmış. Barok mimarisiyle yapılmış. Mimarı bu binayı, Kristof Kolomb'a ithaf etmiş. Bu meydanın etrafında keyifli vakit geçirebileceğiniz kafeler ve barlar var. Turistlerle para karşılığında fotoğraf çektirmek isteyen yerel kıyafetli insanlarla karşılaşabilirsiniz. Meydanın etrafında at arabalarına rastlayabilirsiniz.
Plaza de Armasi yani Armas Meydanı boyunca sahaflar sıralanmış. Kitap, gazete, yağlı boya, resim, fotoğraf, antikalar, plaklar bulmak mümkün.
Bu meydanda eski bir tapınak olan El Temple'yi görebilirsiniz. Havana Kent Müzesi de burada.
Plaza Vieja'da sanat galerileri var. Turkuaz renkli binaları çok hoş. Bira Müzesi burada. Kültürel bir gezi yapabilirsiniz bu meydanda.
Vedado Bölgesindeki Malecon, Havana'nın kordon boyu. Akşamüzeri Kübalılar için buluşma yeri. Tam 8km.lik bir sahil yolu. Sahilin karşısında kafeler ve oteller var.
El Capitolio Centro Habana'daa yer alıyor. Beyaz sarayın tam bir kopyası. Küba Bilimler Akademisi ve Ulusal Teknoloji Kütüphanesi de tam içinde yer alıyor. İleri dönemde meclis binası olarak kullanılması düşünülüyormuş.
Paseo de Marti Caddesi ya da Prado Caddesi, araçlara kapalı, halkın yürüyüş yaptığı, banklarda oturduğu, satranç oynadığı bir cadde. Sonu denize çıkıyor. Sağlı sollu istediğiniz sokağa dalabilirsiniz.
Museo de La Revolucion yani Devrim Müzesi de Centro Habana'da yer alıyor. Zamanında başkanlık köşküymüş. Komünizmden sonra müzeye dönüştürülmüş. 1956'da Che ve Castro'nun da olduğu 82 Küba devrimcisini Hvana'ya taşıyan Grama teknesi de bu müzenin bahçesinde. Küba Devrim tarihine yakından bakmak isteyenler gidebilirler.
Küba'da seyahat etmenin en kolay yolu
bale yapmak. Bu nedenle aileler çocuklarını bale okullarına
gönderiyorlar. Girebilirseniz bu okulu da ziyaret edebilirsiniz.
Evet gezimiz bitti. Bu güzel şeyleri herkes anlatıyor. Ama biz nasıl
gezdik ve aslında ben Küba'ya karşı bu geziden sonra neler
hissediyorum, Venezuela'dan Küba nasıl görünüyor yazısı bir sonraki yazıda.. Hepinize iyi gezmeler...
Not: Varadero Havana arası 1,5-2 saat. Klasik bir tatil köyü. Belek gibi. Çok fazla anlatacak şey bulamadım. Fotoğraflarla anlatmak daha kolay geldi. Fotoğrafların tamamı bana ve eşime aittir. Daha fazlası için instagrama bakabilirsiniz.
@oykumce_
@ mrsmhmt